.... Şimdi ‘ Hayırdır, şehir erkanına neyin övgüsü ve yalakalığı bu arkadaş ‘ dediğinizi de duyar gibi oluyorum. Fırat Ensari yazdı.
Uzun bir zamandan beri ülkede dillendirilen, genelde birçok ilimizin ciddi çalışmalar eşliğinde kendisine yol pusulası olarak belirlediği ve projeler eşliğinde kimliklerine özgünlük kattıkları “ Marka Kent “ kavramı Niğde de hak ettiği yere doğru ilerliyor.
Önceki dönem Valilerinden Sayın Yılmaz Şimşek tarafından desteklenen “ Marka Kent “ olgusu bu kentte yaşayanlar tarafından da içselleştiriliyor. İçinde yaşadığımız kentin; tarihi, turistik, doğal, kültürel, demografik ve ekonomik değerlerinin kent ruhuna uygun hale getirilip, tanıtım yönüyle geniş kitlelere ulaşılarak pozitif yönüyle ortaya çıkarılmasını sağlaması noktasında önemli bir kavram olmasının dışında, güzel uygulamalarla da desteklenerek, kent yaşamının bir parçası oluyor.
Mevzu kentin değerlerini içerdiğinde, bu işin uzmanı olan ve kenti hücrelerine kadar yaşayıp aidiyet hissettiğini her daim gözlediğim Prof. Dr. Sayın Başaran Öztürk’ ün Kent Konseyi Başkanlığı sıfatıyla, Üniversiteden Akademisyen ekibi eşliğinde marka kent konusundaki uzmanlığını da ele aldığımızda, işin bilimsel ve kavramsal yönü oturuyor.
Tabii ki tüm bunları destekleyecek siyasi irade, emek ve çaba ise Başkan Sayın Emrah Özdemir tarafından özveriyle sergilenince, uzun bir zamana yayılıp sabırla dokunması gereken “ Marka Kent “ olgusunun ortaya çıkan sonuç ve yansımalarını görüp bire bir yaşamak, şehrimiz adına umut verici oluyor.
Nitekim kültür ve sanat noktasında kenti odak noktası haline getirebilecek faaliyet ve çalışmalar belirgin halde filizlenip yeşererek beynimizde yer ettikçe, on bin yıllık tarihi bir geçmişle bağı olan Niğde gelişiyor, güzelleşiyor, yaşanabilir bir kent olma yolunda ciddi adımlar atıyor.
Yani anlayacağınız kentimiz, emekleyen bir çocuk halinden, koşup tüm enerjini yine kendi içinde yaşayan bir ‘genç profili’ çizmeye ve büyümeye devam ediyor.
Koşan ve enerjisini doğru yerde kullanmayı yavaş yavaş öğrenen bu kente gelen Vali Sayın Cahit Çelik de tarihe olan merakı eşliğinde, geçmiş çalışmaları devam ettirecek; okuyan, yazan, çizen ve tarayan akademik yönüyle sahip çıkarak, katkı sunmaya devam edecek bir görüntü çizmesi de daha iyi yerlere gelinebileceğinin sinyallerini veriyor.
Şimdi ‘ Hayırdır, şehir erkanına neyin övgüsü ve yalakalığı bu arkadaş ‘ dediğinizi de duyar gibi oluyorum.
Lakin içinde bulunduğumuz 11 – 19 Ekim tarihleri boyunca 4.sü düzenlenecek olan Gastronomi Festivalinin kente getirdiği heyecanı görünce, bu işi sabırla işleyip özenle dokuyan ve emeği geçenleri de “ Marifet iltifata tabidir “ sözü eşliğinde anmadan geçemiyorum.
Niğde Belediyesinin Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED) ve Niğde Gastronomi ve Mutfak Sanatları Derneği (NİGAMUD) iş birliğiyle gerçekleşen Gastronomi Festivalinin şehrin kendine has karakteristik özelliklerini sergileyecek olması bir farkındalık olarak ortaya çıkıyor.
Doğal, tarihi ve turistik özellikleriyle açık hava müzesi özellikleri taşıyan bu kentin; yeme içme kültürünü baz alan festivalin coşku ve eylemleri eşliğinde kültürel bir mirası canlandırıp gelecek nesillere aktarması, ayrı bir coşku olarak yansıyor bu kentteki hayatımıza.
Genelde birbirimizi yediğimiz ve insan olmanın karakteristik özelliği olarak algıladığımız yeme kültürümüze…
Bu gastronomi şenliğinde…
Şimdilik birbirimizi gömmeden…
Sadece mide boyutu ve kentin imajının ortak birliktelikle gelişebileceğinin inancıyla…
Haydi hayırlı olsun diyoruz…