Ülkemiz de yaşayan her dilden ve her inançtan halkların omuz omuza birinci paylaşım savaşı sonucunda topraklarını işgal eden emperyalistlere karşı verdikleri mücadelenin üzerine taçlandırdıkları cumhuriyet ilanının üzerinden 89 yıl geçti.
 
     Evet, Cumhuriyet`in ilanının üzerinden 89 yıl geçmiş olmasına karşın, Cumhuriyet`in kuruluş sürecinde birlikte mücadele eden halkların, bugün çeşitli vesilelerle birbirine karşı kışkırtılması, hatta birbirine düşman edilmeye çalışılması, yok görülmesi son derece düşündürücüdür. 
 
      Cumhuriyet`in ilanının üzerinden 89 yıl geçmiş, yani “cumhurun” yönetime gelmesinin 89.yılında olmamıza rağmen, “cumhurun” en temel demokratik talepleri şiddet ile bastırılmaya, cumhur adına iktidara gelen siyasi iktidarların cumhura yönelik zulüm derecesinde uygulamalarıyla geçen 89 yıl içerisinde elbette baskılarına boyun eğmeyen, zulmün karşısında diz çökmeyenler daha özgür ve demokratik bir cumhuriyet yönetimi isteyenlerin cezaevlerine doldurularak sindirilmeye çalışıldığı, seslerinin boğulmak istendiği süreçlerinde çokça yaşandığı 89 yıllık cumhuriyet yönetiminde maalesef bu baskıcı politikalar hala devam etmektedir.
 
      Cumhuriyet`in 89. yılında, eğitim ve sağlık başta olmak üzere en temel kamu hizmetleri büyük ölçüde piyasalaştırılıp “alınır, satılır hale getirilmiştir.
 
      Halkımızın en temel hak ve özgürlüklerini kullanmasının hatta Cumhuriyet Bayramını kutlamasının bile bizzat siyasal iktidar tarafından engellenmeye çalışılması, günlük hayatın neredeyse her noktasına yönelik müdahaleler, özellikle son yıllarda belirgin bir şekilde arttığını, gelen günün geçen günü arattığı, demokratik kazanımların bir, bir budandığı bir zaman sürecini tüm toplumca yaşamaktayız. 
 
      Ülkemizde yaşayan, aynı coğrafyayı paylaştığımız halklarının acilen ihtiyaç duyduğu, “emperyalizmin güdümünde olmayan, gerçekten laik ve demokratik bir cumhuriyettir.”     
         
      Bugün toplumumuzun en büyük özlemi; Aynı coğrafya üzerinde bir ve  beraber yaşayan halkların tam hak eşitliğine sahip oldukları, emperyalist işgal senaryolarında taşeron rolü üstlenmeyen, farklı kimlik ve inançların baskıya ve ayrımcılığa tabi tutulmadığı, her dilden, her inançtan ve her kültürden insanımızın eşit ve özgür olarak yaşadığı; işsizliğin, açlığın ve sefalettin değil; barışın, kardeşliğin ve özgürlüğün kol gezdiği bir ülkede rahatça yaşamaktır. 
 
      Komşumuz Ortadoğu halklarıyla ilişkilerinde emperyalist planların uzantısı olarak hareket eden, eşitlik, özgürlük ve demokrasi temellerine oturmayan bir anayasa ile yönetilen, farklı diller ve kültürlerin özgür ve eşit olmadığı bir ülkenin; gerçek anlamda demokratik, laik ve bağımsız olmasının mümkün olmadığı geçen 89 yıldan sonra artık  net bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
 
      Ülkesinin, insanının geleceğine dair kendi çapında düşünen ve düşündüklerini yazarak kamuoyuyla paylaşan bir eğitim emekçisi olarak; halkın sadece şeklen “göstermelik” olarak değil, gerçek anlamda egemen olduğu, her bir yurttaşın eşit haklar temelinde, özgür ve demokratik bir ülkede barış içinde yaşaması dileğiyle,   29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızın 89.  yaşını kutluyor, cumhuriyet yönetiminin halkımıza kazandırdığı tüm yeni değerleri bıkmadan,  usanmadan yine, yeni, yeniden savunmaya devam edilmesi gerekliliğinin bir kez daha altını çizerek ifade ederim.