Yaşadığımız şu çağda bizim kimin deli kimin akıllı olduğu ile ilgili kıstaslarımız ne kadar doğrudur. Bu ölçütler başlıbaşına bir tartışma konusudur. Hakikatte kimin akıllı kimin deli olduğunu Cenab-ı Allah bilir. Aslında akıl gerçekten akıl olsaydı gönlün kapısında kul köle olmaz mıydı? Bence deliler bu çağın velileridir. Herkesin üç kuruşluk dünya menfaati için kalbini ve ruhunu kiraya verdiği dünyayı onlar yaşarken boşamışlardır. Herşeyden ötede onlar hepimizden temiz ve masumdurlar.
Toros dağlarının koynunda bir inci gibi duran doğduğum ilçede bu görünüşte deli , hakikatte veli olan meczuplardan yaşamaktadır. Memleketimin kadirşinas insanları bu insanları sevmiş korumuş ve yalnız bırakmamıştır. Her esnaf elinden geldiği kadar onları desteklemiştir. Halkımız içinde biraz engelli olarak gördüklerine zulmeden ve tabi kendini bilmeyen cahil ve kibirli insanlarda çıkmıştır. Bu insanlar bırakın engelliyi sağlam insanlarla bile dalga geçmeyi marifet zanneden tiplerdir. Bu durumlar münferit olduğu için tüm ilçeyi bağlamaz.
Kendi adıma tanıdığım bildiğim bu meczuplardan isim vermeden söz edeceğim. Onların halk psikolojisinde ki karşılığıyla alakalı derin bir analiz yapacak ilmim yok. Sadece bir değini olarak bu satırları yazmaktayım. Çoğu yazarın kalemini güçlü olana, makam sahibi olana kiraya verdiği dünyamızda akıl putunu kırıp kalp ülkesinin bayrağını dalgalandıracak mevzulara dalmayı her zaman önde tutma tarafındayım. Meczupların dünyasını anlamadan akıllıların dünyasını anlamak çok zor. Çünkü kainatta biz herşeyi zıddı ile biliyoruz. Aklı akılla anlamak bir kısır döngü değilde nedir.
Meczup dedik fakat konuya genelleme yapmadan bakmanın önemli olduğunu düşünüyorum . Bu meczuplar aslında birbirlerinden farklı farklıdır. Kimi çocukluktan gelen bir hastalıkla ya da doğuştan gelen bir gelişme geriliğiyle meczup zannediliyor. Konuşma geriliği ve zeka farklılıkları onları toplumun genelinden ayırıyor. Birde evveliyatında aklıllı olduğu halde yaşadığı felaketler neticesinde aklını yitirenlerde var. Meczupların bir kısmı kendine ve çevresine zarar verecek durumdadırlar ve genelde onları halkın içinde görmek mümkün değildir. Bizim bahsimize konu olanlar halkın içinde olan, esnafı gezen ,kahvede oturan ,insanların kızdırmak için şaka yaptığı veya kendi nev-i şahsına münhasır davranışları olan kimselerdir.
Aslında memleketimizle alakalı bir espiri vardır. “Heryerden bir deli getirin Niğde’den tuttuğunuzu getirin” diye. Şimdilik bu konuyu askıya alarak kendi ilçemde ki meczuplardan tanıdıklarımla ilgili birkaç söz edeyim. Mazinin solmuş yapraklarını çevirdiğimde bugün aramızda olmayan bir meczup hatırlıyorum.Çocukken rahmetliye” nöörüyon ….” dediğimde yediğim tokat ile anmaktayım onu . Ağzından düşürmediği sigarası ve kafasında ki bekçi şapkası ile onu belediyenin yeşil 302 arabasında her daim görmek mümkündü. Onun meczupluğu akıllılığa en yakın olan meczupluktu. Belki meczupluk bile değildi. Yaşadığı ailevi bir problemden dolayı bu hale geldiği söyleniyordu. Duruşunda sert fakat masum bir çehre vardı. Onun sigara içişi ve o karizmatik duruşu hala gözümün önündedir.
Şu an hasta olan ve çarşıya çıkamayan başka bir meczubumuz ise yüzüne baktığınızda çocukluğun saflığı içinde gülen ve kızdırdıkları zaman hızlı hızlı söven ve gömleğinin üst düğmesi çoğu zaman ilikli duran bir meczubumuzdur. Onun yüzünde ki çocuksu bir muzırlık ve tatlılık kötülüklerle sonradan çehresi değişen bizlere neler anlatmıyor ki. Birde kızınca elini ağzının içine sokup hemen taşa sarılan bir meczubumuz ise sempatiklik sıralamasında bir numara olup şu an önemli bir figur olarak ilçemizin çarşısında arz-ı endam etmeye devam etmektedir. Onun en çok kızdığı olaylardan birisi kendisinin yanında başka bir meczuba para verilmesidir. Esnafın kızdırıp stres atma malzemesi olan ve gezdikleri yere neşe taşıyan bu zatlar aslında insana ciddi sandığımız dünyanın ne kadar absürt olduğunu haykırmaktadırlar. Fakat bunu anlayacak algı çoğu kişide mevcut değildir. Bu insanlar insanın içinde kaybolmayan çocukluğun ve saflığın bir aynası olarak bize kaybettiğimiz özümüzü hatırlatmaktadır.
İsim vermeden birkaçından bahsettiğimiz bu insanlar yüce Allahın bize bir emeneti olup her zaman saygı ve sevgiyi haketmektedirler. Onların kalbini kıranlar bir gün kendi kalplerininde kırılacağını unutmamalıdırlar.