Bunlar ateş yiyenler. Sabah akşam ateş ile beslenirler. Her öğünde ellerini yüzlerini ateş ile sıvayıp ateşten şarkılar söylerler. Çarşılarında pazarlarında ateşten tezgâhlar kalplerinin ocağında alevden çarklar vardır. Her gün ateşten ırmaklarda yıkanırlar. Ateşten evlerde oturur ateşten arabalara binerler. Gözleri henüz soğumamış bir lav gibi akar yalanın vadilerinde. Yüzleri şekilsiz bir balmumu gibi erir alevden fırınlarda.
Konuştukları vakit dillerinden alevden kelimeler çıkar. Kulakları cehennem şarkılarının nağmeleriyle doludur. Balçıktan yaratılmış olduklarını unutarak hor görürler toprağı. Zehirli bir yılan gibi kıvrılırlar ateşten kentlerde.
Gözlerinden ejderhalar gibi ateş fışkırır. Haram dokunuşların meclisinde dört yanlarını alevler sarar. Midelerine ateşten lokmalar inerken dudaklarından ateşten sözler dökülür. Ateşten evlerde oturur ateşten koltuklarda ateşten hayaller kurarlar. Ateşten çerçevelere ateşten resimler asarlar.
Artık bütün meyveler yasaktır ve çoktan kovulmuşlardır cennetten. Cennet ile cinnet arasında köpürüp duran alev dolu denizler vardır. Onlar bu denize at süremezler çünkü yanmayı değil yakmayı iş edinmişlerdir.
Ateşten planlar yapar ateşten stratejilerle hareket edip ateşten haritalar çizerler. Mal ateşi mevki ateşi ve şehvet ateşiyle kapkara olmuştur yürekleri. Öfke alev alev sarar benliklerini. Zulmün ateşten oklarını gererler alevden yaylarda. Alevden kınlarda taşırlar ateşten kılıçlarını.
Konuştukları zaman üstünde ter izi olmayan ateşten paralarla konuşurlar. Alevden çantalarda taşırlar bu ateşten paraları. Yürürler sırtlarında cehennem odunlarıyla. Yürürler kibrin ve gururun alevden caddelerinde. Ayaklarında ateşten prangalar kollarında ateşten kelepçeler.
Şeytan ateştendir ve bunlar artık çoktan birer şeytana dönüşmüşlerdir. İşledikleri her günahta bir alev sarar iblise dönüşen benliklerini. Kovuluşlar birikmiştir intikamla dolu yüreklerine. Ve Şeytan çoğu zaman insan kılığında dolaşır kalabalık caddelerde. Kimse onun şeytan olduğunu anlamaz. Kalbinin olduğu yerde büyük bir boşluk vardır. Umutsuz bir meydan okuyuşun peşinde pişmanlığını bile hatırlamayan bir günahın izi durur. Ateş kendisi için yanacak yeni kurbanlar arar. Bu yanan ne bir odun ne de kömür ateşidir. Bu yanan şehvet ve öfkenin ateşidir. O insanların kalplerini yakarak besler kendini. Saatin akrebinde tutuşan vakit alevi yelkovanın her dönüşünde daha fazla harlanır.
İnsan kendi ateşinde kül olup giderken geriye alevden satırlarla yazılmış günah defterinden başka birşey kalmaz. Ateşten evlerin alevden balkonlarında öylece beklerken.