Niğde- Çamardı Yöresi Ağzı
Hazırlayan: Mehmet BAŞ
A
Aba: anne
Adam menteri: yenen mantar türü
Adıbatasıca: beddua
Adırmak: heybenin dengesinin bozulması, bir gözünün yukarı çıkması
Alettirik: el feneri
Amandiyim: dikkat et
Amel: ishal olmak
An: tarlanın sınırı
Apolle: hoparlör
Avara etmek: oyalama
Azaysız: terbiyesiz
Alaf: ateş
Acab:acaba
B
Babalda kalmak: vebal altına girmek
Babıç: terlik,ayakkabı
Bakale: bakar mısın?
Banadura: domates
Bastacı: seyyar satıcı
Bazı: yufka yaparken hamurun yuvarlanması
Belişmek: bölüşmek
Beribenzer: alelade
Berkitmek: sağlamlaştırmak
Bışkı: testere
Bi dıkım: bir lokma
Biroş bişi: tuhaf anlamında
Biseel: daha sonra, akşam
Bişirgeç: ekmek çevirmeye yarayan tahta.
Böğür: böbrek
Bunalek: hayvanları ısıran böcek
Buyduk: üşüdük
Buzalacı: doğuracak inek
Bübü: hala
Bük: çalıların çok olduğu bahçe,uç nokta
C
Canavar: kurt
Cere: peynir basılan küp
Cülük: civciv
Ç
Çaalık: bulaşık yıkanan yer
Çençere: tencere
Çepiç: küçük keçi
Çerkez lastiği: kara lastik. Soğuk kuyu ayakkabı
Çığırmak: söylemek
Çıkın: küçük bohça
Çıkla: katışıksız, sade
Çıpkı: ince deynek
Çiğin: omuz
Çingil: süt, yoğurt kabı
Çimmek: yıkanmak
Çömçe: büyük kaşık
D
Dal: sırt
Dalamak: it ısırması
Daylının dibi- daylı çıkasıca: Beddua olarak kullanılır.
Deşirici: dilenci
Deşirikli: yetenekli, elinden iş gelir.
Deşirmek: toplamak
Devramel: ayçekirdeği
Dıkıl: gir anlamında
Dinelmek: ayakta durmak
Dirgen: saman, ot toplayan alet
Dolaz: unu kavurup yapılan yemek
Doşan: eskimiş
Dölek dur: düzgün dur.
Dulda: korunaklı yer
Duşgeldiye: boşu boşuna
Duşuna: boş yere
Duzsuz: lüzumsuz,cıvık
Düven: buğdayı ayırmaya yarayan ucu taşlı tahta
E
Emete: hala
Er ekmeği: sahur
Esik: eksik
Essah: gerçek
Essahmıdiyon: sahiden mi?
Eşki: ekşi
Evlek: küçük arazi parçası
F
Fallik: kırıtarak yürüyen küçük
Fehimsiz: beceriksiz
Fıcıtmak: atmak
Filik: tiftik
Fişgene: salyangoz
Folluk: tavuğun altına konan yumurta
G
Gaçıl: çekil
Ganıyaklı: kız çocukları için kullanılır
Garamet: iftira
Garatepeli: sakar anlamında azar.
Garer: karar
Garsamba: kullanılmayan eşyalar
Gavaniz: kovanoz
Gavil: söz vermek
Gavurga: nohutun mısırın ve çetenenin kavrulmuş hali.
Gaygana: yumurtadan yapılan yemek
Gayıl gelmek: razı olmak
Geleni. gelincik
Gıran giresice: beddua
Gızınmak: ısınmak
Gidişmek: kaşınmak
Gişilik: önemli zamanda giyilen elbise
Golan: palanı tutan ip
Gopmak: koşmak
Gov: laf taşıma
Gölük: at, eşek
Gubarmak. büyüklenmek
Gurdalamak: karıştırmak
Gursak: mide
Gülek: tahıl ağırlık ölçüsü
Gürpeden: birden bire düşme
H
Halça. Kalça
Hangırdama: yüksek sesle gülme,gürültü
Hambeles: murt
Harın: üşengeç
Haside: pekmezle yapılan tatlı
Hayma: bahçelerde yağmurda sığınılan yer
Hazzetmemek: hoşlanmamak
Heleki: iyi ki
Helke: su kabı
Heye: evet
Hokmuş: kokmuş
Horanta: ev hanesi
I
Ibrık: su kabı
Iccık: az
Imıştırmak: sıcak suyu ılımanlaştırmak.
Ismarıç: ısmarlamak
Istarağacı: halı dokunan tezgâh
İ
İle mi? öylemi
İmanı ağrımak: göğüs ağrısı
İpti: önce
İşlik: iç çamaşırı
İşkilik: et sucuğu
İtburnu: kuşburnu
İtdirseği: gözde çıkan arpacık
K
Kandak: hendek
Karık: üzüm dikilen tümsek
Kaş: toprak dam
Kayış: kemer
Kekil: öne uzayan saç
Keleş: güzel, yakışıklı
Kemire: kurumuş tezek
Kerahat: kötü anlamında azar
Keşşik: imeceye gitmek
Kırı: eşek yavrusu
Kıytak: küçük odun parçası
Kirkit: halı dokurken kullanılır
Kişkir: git
Kirmen: ip eğirmeye yarayan alet
Kostaklanmak: büyüklenmek, kibir
Koşane: tencere
Kopil: küçük çocuk
Köfere: arı yuvası
Köskü: köstebek
Kuskun: palana tutan kuşak
Küncü: susam
Kürü: tay
L
Lopçuk: yarpuzdan yapılan yemek
Löm löm: boş boş
Lapçın: lastik ayakkabı içine giyilen mesh
M
Mahana: bahane
Mazak: sulu köfte.
Mertlemek: hoplamak
Meymanatsız: becereksiz,şerli
Mıskıç: cimri
Mısmıl: işe yarar
Mudara: mihnet
Mukaytolmak: sahip olmak
N
Nacak: küçük balta
Nöörüyon: nasılsın
Nevaat: ne zaman
O
O deelcikten: habersizce
Okumak: düğüne davet etmek
Ondangerlim: onun ardında
Ö
Ödüsitmek: çok korkmak
Öndüç: ödünç
Öz: akarsu
Özüm bayıvermedi: içimden gelmedi
Örflü: yerini bilen
Öte get: ileri git
P
Payam: badem
Peşkir: havlu
Pürüşmek: solmak
Püre:pire
Pece: baca
S
Sassı: tatsız
Sekimek: merdiven
Seklem: hafif, az
Senir: kır
Seymenler: düğünde kız almaya gidenler
Sıklet. Sıcaktan bunalmak
Sırçan tüyü: gri
Sikke: hayvanın bağlandığı demir kazık.
Silpiç: çengelli böcek
Sineklenmek: Oyalanmak, boş durmak
Sini: büyük tepsi
Sirke: bit yumurtası
Sitil: domates fidesi
Sös: sus
Soku taşı: buğday dövülen beyaz taş
Sokurdamak. Kendi kendine söylenmek
Soykasında kalsın: beddua
Sündük: arsız
Ş
Şataflı: gösterişci
Şepe: yağlı yufka
Şirpit: gözdeki çapak
Şişek: 2 yaşına girmiş koyun
Şordanaarı: beklenmedik zamanda
şikletsiz: suratsız
T
Taalemek: dikizlemek
Tahra: ince odunları doğrayan alet
Taka: pencere
Teltik: ilginç olan
Teman: tamam
Ters: hayvan gübresi
Teşt: çamaşır leğeni
Tetir: ceviz kabuğunun ele bıraktığı leke
Tevatır: pek güzel
Toklu: 6-7 aylık kuzu
Tokuç: çamaşır yıkanırken kullanılan tahta
Türemiyesice: beddua
U
Uğra: yufka yaparken kullanılan un
Umma olmak: aşermek, bir şeyi çok istemek
Urba: elbise
Urup: tahıl ölçüsü-güleğin çeyreği
Uyku semesi: uyku mahmurluğu
Uyuz illeti: beddua
Ü
Üleş: leş
Ürkün: sokağın başı,kenarı
Ürkünü değiştirmek: hayvanın otladığı yeri değiştirmek
Ürüya: rüya
Ütmek: kumarda kazanmak
Y
Yağır gibi: çok kirli
Yağlıufak: yufka parçalarının yağda kavrulduğu yemek.
Yanaz: aksi
Yaniç: yengeç
Yeğni: hafif
Yuka ekmek: yufka
Yumuş tutmak: denileni yapmak
Yunak: çamaşır yıkama
Yuvak: dam küremeye yarayan taş
Yüklü: hamile
Yüklük: yatak yorgan kayılan yer.
Yonga: küçük odun parçası
Z
Zaar: herhalde anlamında
Zaara: tahıl buğday
Zamanın behrinde: o dönemin şartlarında
Zarinne: çengelli iğne
Zerdeli: kayısı
Zerreadar: küçük
Zıımak: kaymak
Zibil: çöp
Zobuu: kaba, saba
Zorlu: kaliteli
Zorsunmak: yılmak, isteksiz olmak
Mehmet BAŞ