Babam 7 Temmuz 2021 günü 8 gün yoğun bakım servisinde kaldıktan sonra emanetini sahibine teslim ederek hayat yolculuğunun dünya safhasını tamamladı. Son bir yıldır mücadele ettiği kanser hastalığına yenik düştü. Hastalıktan iğne ipliğe dönmüş bedenini kabre koyduğumuzda
bir evlat olarak gözyaşı döküp dua etmekten başka elimden birşey gelmedi.
Babam şerefiyle yaşadı şerefiyle öldü. Kimsenin bir kuruşuna tenezzül etmeden küpünü onun onun bunun parasıyla doldurmadan yaşadı. Şu dünyada tanıdığım en dürüst en namuslu insanlardan birisi olarak bizlere yaşantısıyla bir rol model oldu.
Küçük yaşta öksüz kalan babamın ömrü hep çalışmayla ve mücadeleyle geçti. Adana'da tablacılık yapmaktan tutun bahçelerde tırpanla ot biçmeye her türlü işin içinde kavrularak büyüdü.
Şöförlüğün zor olduğu zamanlarda günleri direksiyon sallamakla sırtında ağır çuvallarla zahire taşımakla geçti. Mesai kavramının ne olduğunu bilmeyen dedemin yanında yıllarca karın tokluğuna hizmet etti.
Ben küçükken dedemin bmc kamyonunu sürer köylerde buğday arpa satardı. Sonra öteki dedemle ortak bir fort kamyonu aldılar. Bu kamyon ile nakliyecilik yapar hatta İran'a bile yük taşırdı. Sonrasında bir pikap alıp istanbul'a gitti orada mısırcılık ve nakliyecilik yaptı. Ordan dönüşte Mersin Tarsus Adana arasında çalışan bir dolmuş aldı. 1988 yılında inan turizmde otobüs sürmeye başladı. Otobüs borçla alınmıştı babam otobüsün hem ortağı hem de şöförüydü. O yıl biz Niğde'ye taşındık. Üç sene sonra bu otobüsle Ankara Gölbaşı'nda kaza yaptı. Daha öncede birçok kaza yapmış hatta bir keresinde kamyon sürerken kamyonun freni patlamıştı.
Otobüscülükten sonra küçük bir kamyonet alıp Niğde'den Adana tarafına elma patates satmaya gitti. Oralarda haftalarca kamyonda yatar bir ekmek peşinde gecesini gündüze katardı. Birkaç sene sonra dört ortakla Niğde'nin ilk galerilerinden birisini açtı. O dönemde galericilerin bir kısmı para satarken o bu tür kirli işlere hiç bulaşmadı.
Beş nisan kararlarından sonra galeri işleri bozuldu. O dönemde alacaklarının çoğunu alamadı ve o da bu senetlerin peşine düşmedi. Kaç kişiden sattığı arabanın parasını geri almadığını hatırlıyorum. Galeri işinden sonra İstanbul pazarlarına elma satmaya gitti. Bir dönem Istanbul'da dondurma dükkanı açtı. Niğde'ye döndüğünde bir turizm firmasında tur otobüsü sürdü. Turizm işi bittiğinde okul servisi sürmeye başladı. Kısaca hayatı hep bir mücadele hep bir çalışmayla geçti. Emekli olup hayatında ilk kez çalışmayı bıraktığında yakasına bu hastalık yapıştı ve onu bizden alıp gitti. Aylarca hastane hastane, şehir şehir dolaştık fakat derdine bir derman bulamadık.
Babamın hayatı gerçekten bir kaç ömre sığacak kadar büyük mücadelelerle geçti. Dört çocuğunu ele güne muhtaç olmadan evlendirdi. Üç günlük dünya için ona buna eğilmeden onuruyla şerefiyle yaşadı.
Bir Allah'ın kulunun kalbini kırmadı kimseyi incitmedi. İnsanların hatırı kırılmasın diye haklı olduğu yerlerde dahi sustu.Kendi yağında kavruldu ve kendi dünyasında yaşadı.
Şimdi düşünüyorumda babam artık benden çok uzakta. Gözümde bir damla yaş kalbimde dinmeyen bir sızı ile Niğde'nin sokaklarında dolaşırken bir yanda rahmetli annemin özlemi diğer tarafta babamın hayali hep karşıma çıkacak.
Buradan tüm annesi babası ölmüşlere selamlar gönderiyorum ve vefat etmiş olan tüm anne ve babalarımızın aziz ruhlarına okuyuculardan bir fatiha istirham ediyorum.